Site içi arama:

 

Hizmetlerimiz
Doktorlarımız
Bilgi
Anlaşmalı Kurumlar
Sorularınız
İletişim
İnsan Kaynakları
Kurumsal
Forum
Anasayfa
Üyelik
Online Destek
Konular
Yenilik
Aşı- Hastalıklardan korunmak için aşı
Az görme
• Check-up
Hastalarımıza artık yeni açılan tedavi merkezimizde hizmet vermeye başladık...
 

BÜLTEN SAYI 14 - 2002

 

Başlarken

Göz ve gözle ilgili yapılarda hem iyi huylu hem de kötü huylu tümörlere rastlanabilir. Görme bozukluğu yapabilmeleri, gözle görülebilir olmaları ve göz küresinin konumunu değiştirebilmeleri nedeniyle genellikle erken dönemde tespit edilirler. Tanı konulmasında gecikildiğinde hem cerrahi seçenekler kısıtlanır, yapılacak cerrahi işlem zorlaşır, hem de görmeyi korumak zorlaşabilir.

Tümörün görünümü iyi veya kötü huylu olması konusunda kabaca bir fikir verse de kesin tanı patolojik inceleme ile konur. Bu nedenle erken dönemde yakalanan tümörler cerrahi olarak çıkarılır.

Bu bültenimizi erken tanı ve tedavinin hayati önem taşıdığı bu konuya ayırdık. Bilgilenmekten zevk duyacağınız bir sayı olacağını umuyorum.

Dr. Hikmet HASIRİPİ

Klinikten haberler

Bilimsel çalışmalarımız

  Göz tümörleri
Tümör, kitle manasına gelen bir terimdir. Halkımız arasında tümör denince kanser akla gelmektedir. Ancak tümör daha geniş kapsamlı bir tabir olup iyi huylu kitleleri de içerir. Göz bölgesinde iyi huylu kitlelere çok sık rastlanır. Bunların bazıları kesin tanı için bazıları da estetik kaygılarla çıkarılırlar. Bazısı ise takibe bırakılabilir. Fakat kötü huylu bir tümörden şüpheleniliyorsa estetik kaygıların ikinci plana bırakılarak tedavi planının yapılması gerekir. Aşağıda göze ait iyi ve kötü huylu tümörleri konumlarına göre inceleyeceğiz.

Göz kapağı tümörleri

Nevus
Halk arasında "ben" olarak bilinir. Göz kapağı nevusları sık görülen iyi huylu tümörlerdendir. Doğumda daha açık renklidirler, zamanla koyulaşırlar. Nadiren kötü huylu bir tümöre dönebilirler. Görünüş bozukluğu yapan veya kötü huylu tümör şüphesi uyandıran nevuslar cerrahi olarak çıkartılır.
Siğil (verrü)
Daha çok kapak kenarında olurlar, saplı ya da sapsızdırlar. Virüslerden ileri geldikleri düşünülmektedir. Cerrahi olarak kolayca alınabilir.
Moluskum kontagiozum
Kapak kenarında küçük, düz, simetrik ve ortası çukur lezyonlar olarak görülürler. Konjunktivaya döküldükleri takdirde iltihap oluşturabilirler. Cerrahi yöntemle kolayca tedavi edilirler.
Ksantelazma
Özellikle göz kapaklarının burun tarafında kalan kısmında sarı ve pürüzlü lezyonlar olarak görülürler. Yağ toplanması sonucu gelişir. Kan yağ düzeyinin fazlalığı ile ilişkili olabilir. Ameliyatla çıkarılabilir, ancak tekrar edebilir.
Hemanjiom
Genellikle doğuştan olur, iyi huylu damar tümörüdür. Mavi, mor veya kırmızı renkte olabilirler. Yaş ilerledikçe genellikle kendiliğinden küçülürler. Bu nedenle tümör fazla büyük değilse ve göz tembelliği riski oluşturmuyorsa tedavi gerekmez.
Keratoz
Fazla kabarıklık yapmayan ve yüzeyi pullu gibi görünen lezyonlar oluşturur. Çoğunlukla sütlü kahve rengindedir. Açık havada yaşayanlarda ve güneşte korumasız kalanlarda sık görülür. Kötü huylu tümöre dönüşme riski taşır.
Kistler
Göz kapağı bölgesinde salgı yapan pek çok bez ve hücre bulunur. Bunların her birine ait kistler oluşabilir. Hemen hemen hepsi iyi huyludur.
Karsinomlar
Göz kapaklarının en sık rastlanan kötü huylu tümörleridir. Erkeklerde ve 50-70 yaş arasındaki kişilerde daha sık görülürler. Çoğunlukla alt göz kapağını tutarlar. Birkaç değişik tipi vardır. En çok görülen tipi en iyi seyre sahiptir. Az görülen tipleri daha kötü seyreder. Erken evrelerde sadece tümör dokusu çevresindeki bir miktar sağlam doku ile çıkarılır ve vücudun başka bölümlerinden nakleden cilt dokuları ile kapak onarımı yapılır. İlerlemiş karsinomlarda ışın tedavisi denenebilir ya da gözün alınmasını gerektiren cerrahi girişimler yapılabilir.
Melanom
Oldukça nadirdir. Önceden mevcut olan nevustan veya sağlam deriden gelişebilir. Renkli ve kötü huylu bir tümördür.
Kseroderma pigmentozum
Anne ve babası arasında kan bağı bulunan çocuklarda daha sık görülen kalıtsal bir hastalıktır. Göz kapakları ve yüz derisinde güneşe çıkıldığında kızarıklıklar oluşur. Daha sonra renkli lekeler oluşur, deri kurur ve ülserler görülür. Kötü huylu tümörler ortaya çıkar.
Orbita tümörleri

Orbita, göz küresi ve üzerindeki dokuları içinde barındıran huni şeklindeki yapıya verilen addır. Hem yumuşak hem de sert dokularına ait tümörler görülebilir.

Dermoid kist
Dermoid içinde saç, kıkırdak, diş, kemik gibi değişik dokuları barındıran genellikle kistik yapılı bir tümördür. Gözün dış yan kısmında yer aldığında göz yaşı bezinin tümörleri ile karıştırılabilir. Kist yırtılma ve iltihaplanma yapabilir. Ameliyatla alınır.
Hidatik kist
Ekinokok parazitinin insan dokusunda oluşturduğu kistlere daha çok karaciğer, akciğer ve beyinde rastlanır. Orbitaya nadiren yerleşir. Gözü ileri doğru iter ve ağrı yapar. Cerrahi yöntemle çıkarılır.
Hemanjiom
Gençlerde daha sık görülürler. Damarlardan köken alırlar. Fazla büyüme yaparlarsa gözü öne doğru itebilirler. Bu durumda tedavi edilmesi gerekir.
Rabdomiyosarkom
10 yaşından küçük çocuklarda oluşur. Hızlı büyüme yapar ve kötü huyludur. Göz küresini dışa ve aşağı doğru iter. Beyin ve akciğer gibi dokulara yayılım yapabilir. Işınlama veya cerrahi ile tedavi yapılır.
Lenfomalar
Orbitanın hem iyi hem de kötü huylu lenfoid doku tümörlerine erişkinlerde daha sık rastlanır. Ayrımlarının yapılması için biyopsi gerekir. Bu hastaların genel bir fizik muayeneden de geçirilmesi gerekir.
Görme siniri tümörleri
Görme sinirindeki destekleyici hücrelerden veya kılıfından köken alırlar. Her ne kadar iyi huylu olsalarda konumları itibariyle kötü seyir gösterirler. Görme azalması, renk görme bozukluğu, gözün öne doğru itilmesi, şaşılık ve gözde titreşme şeklinde şikayetler meydana getirirler. Cerrahi ile tüm tümör dokusunun çıkarılması gerekir.

Göz yaşı bezinin iltihabi ve iltihabi olmayan tümörleri mevcuttur. İltihabi olmayan tümörler iyi veya kötü huylu olabilir. İyi huylu tümörleri de çevre dokulara yayılabildiği için çıkartılması gerekir. Kötü huylu tümörlerinde tüm göz ve çevresinin alındığı detaylı cerrahi işlemlere gerek olabilir. Orbitada yalancı tümörler de olabilir. Bunların sebebi bilinmemektedir. Klinik seyirleri çok farklılık gösterir. Tedavide yüksek doz kortizonlar uzun süreli olarak kullandırılır. Orbita bölgesine çocuklarda nöroblastom ve Ewing sarkomundan, erişkinlerde ise meme ve akciğer kanserlerinden yayılım olabilir. Ayrıca komşu dokuların tümörleri de direkt yayılım gösterebilir.
Konjunktiva tümörleri
Dermoid ve lipodermoid
Orbitada olduğu gibi konjunktivada, korneada ve konjunktiva altındaki dokuda da dermoidler olabilir. Konjunktivada daha çok limbusta dış alt kadranda, içi dolu, yuvarlak veya oval, kabarıklık yapan deri adacığı görünümündedir. Derin katları kornea veya sklera ile devam ettiği için hareketsizdir. Cerrahi olarak çıkarılması zordur ve nüksedebilir.
Papillom
Yüzeyi pürtüklü, çilek görünümünde, pembe renkli, saplı veya sapsızdır. Kapak konjunktivasında, göz yaşı havuzu bölgesinde veya göz yaşı kesesinde görülebilirler. Cerrahi girişimle çıkartılırlar.
Karsinom
Gözde et veya yağ toplanması şeklinde başlar. Birkaç tipi vardır. Genellikle çevre dokulara yayılım gösterirler. Tedavisinde cerrahi olarak tümörün çıkarılması, dondurulması, ışın uygulanması, gözün alınması gibi seçenekler vardır.
Nevuslar
Konjunktivanın en sık rastlanan tümörüdür. Çoğunlukla doğuştandır veya ilk 10 yaş içinde ortaya çıkar. Büluğ çağında veya hamilelikte büyüme gösterir. Konjunktivanın herhangi bir yerinde kahverengi, siyah veya pembe renkli olarak görülürler. Kötü huylu tümöre dönüşme riskleri çok düşük olduğu için genellikle takip edilirler.
Melanozis
Doğuştan melanoziste sklera, episklera, gözün renkli tabakası ve damar tabakasının melanozisi ile birlikte konjunktivanın derin katlarında yaygın renklenme görülür. Bazılarında göz tansiyonu yükselebilir. Addison hastalığı, radyasyon sonrası ve hamilelikte edinsel melanozis görülebilir.
Melanom
Nevuslardan ve melanozisten gelişebildikleri gibi yeni olarak da ortaya çıkabilirler. Kabarık, bazı olgularda saplı, kolaylıkla kanayan, sürekli büyüyen ve çok damarlı bir tümördür. Rengi pembe veya siyah olabilir. Konjunktiva melanomları çevre dokulara yayılabildikleri gibi kan yoluyla karaciğer, kemikler ve akciğerlere de yerleşebilir.
Göz içi tümörleri
İris nevusu
İris yüzeyinde düz veya hafifçe kabarık koyu pigmentli bir kitle olarak görünür. İyi huyludur. Küçük lekelere iris çilleri denir. Her ikisi de iris yapısında değişiklik yapmaz, ama göz bebeği kenarında bulunursa düzensizlik oluşturabilir.
İris kistleri
Kendiliklerinden olabildikleri gibi bazı etkenlerin ardından da gelişebilirler. Kendiliğinden olanlar daha çok erişkinlerde görülür, koyu kahverengidirler ve melanomla karışabilirler. İris kistleri irisin değişik kat ve bölümlerinde bulunabilirler. Yaralanmalar, göz bebeğini küçülten ilaçların uzun süre kullanımı ve parazitler iris kisti oluşturabilir.
İris melanomu
Açık renkli iris nevus ve melanom açısından risk oluşturur. İris üzerinde bazen pigmentli bazen pigmentsiz bir kabarıklık yapar. İriste renk değişimi olur. göz bebeğinde düzensizlik dikkati çeker. Kötü huylu olduğunu ayırmanın en iyi yolu takip edip büyüdüğünü görmektir. Tedavide tümörün durumuna göre değişik cerrahi teknikler uygulanır.
Ksantogranulom
Çoğunlukla bebeklerde görülür. En sık iris, silier cisim, nadiren episklera, konjunktiva, kornea, koroid, göz kapakları ve orbitada yer alır. Hastaların yarısında deride de bulgular meydana gelir. İristeki tümör iyi sınırlı, sarı-gri renkte bol damarlı bir kitle olarak görünür. Deride iyi sınırlı, küçük, turuncu sarı renkte tek tek veya kümeler halinde özellikle baş boyun bölgesinde yer alan kabarık lezyonlar vardır. Tekrarlayan kanamalarla göz tansiyonunu yükseltebilir.
Leyomiyom
İris üzerinde iyi sınırlı bir nodül, saplı bir polip veya düz, yaygın bir tümör şeklinde görülür. Genellikle açık renktedir. İrisin düz kasından köken alır.
Silier cisim melanomu
İrisin gerisinde yer aldığı için silier cisme ait tümörler geç dönemde farkedilir. Gelişimi irise, koroide ve skleraya doğru olur. katarakt, glokom ve retina dekolmanı gibi sorunlar meydana getirebilir. Silier cisim melanomu nadir görülen pekçok tümör ile karışabilir. Bunlara birbirinden ayırmak için ultrason, manyetik rezonans görüntüleme, transiluminasyon ve ince iğne biyopsisi gibi pekçok yöntem kullanılır. Tedavide cerrahi ve ışın tedavileri kullanılır.
Koroid melanomu
Koroid melanomu erişkinlerde en sık görülen göz içi tümörüdür. Sebebi tam bilinmemekle birlikte güneş ışınları ve çevresel faktörler sorumlu tutulmaktadır. Tanı konduğunda hastaların üçte birinde hiçbir şikayete rastlanmaz. Diğerleri ışık çakması, sinek uçuşması, baktığı yerde bazı kısımları görememe, görüntülerde çarpıklık, göz kızarması ve ağrı gibi şikayetler belirtirler. Tanının konmasında detaylı bir muayenenin büyük önemi vardır. Ayrıca transiluminasyon, fundus floresein anjiografi, ultrasonografi, sintigrafik incelemeler, bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntüleme ve biyopsi gibi incelemeler yapılabilir. Lazer, dondurma, termo terapi, ışın ve cerrahi gibi yöntemler tedavi kullanılır.
Koroid nevusu
2 mm yüksekliği aşmayan tümörler genellikle nevus olarak kabul edilir. Nevuslar yıllarca değişmeden kalır. İyi huylu olmaları nedeniyle kötü huylu olan koroid melanomundan ayırt edilmeleri gerekir. Tipik nevus yılda bir, şüpheli nevus altı ayda bir fotoğraf, anjiografi ve ultrason ile izlenir. Kötü huylu tümöre dönüşüm riski düşüktür. Büyüme tespit edilirse küçük melanom gibi tedavi edilir.
Koroid hemanjiomu
Damarsal iyi huylu bir tümördür. Sınırlı veya yaygın tipte görülür. Şikayet oluşturmazsa genellikle tedavi edilmez. Şikayet oluşturanlarda lazer ve ışın tedavisi kullanılabilir.
Göz içi metastatik tümörleri
İriste en sık meme, akciğer, böbrek, sindirim sistemi, tiroid ve deriden metastaz görülür. Tedavide radyoterapi kullanılır. Koroid dokusuna ise kadınlarda meme, erkeklerde akciğer kanserinden metastaza sık rastlanır. Daha sonra böbrek, testis ve sindirim sistemi tümörleri gelir. Prostat kanseri göze nadiren metastaz yapar. Bu metastazların tedavisinde amaç gözün ve görmenin korunması, ağrının giderilmesidir. Tedavide kemoterapi, ışın, lazer ve gözün alınması gibi seçenekler vardır.
Retinoblastom
Retinoblastom çocukluk çağının en sık görülen tümörüdür. Diğer yaş grupları ile birlikte değerlendirildiğinde uvea melanomundan sonra ikinci sıklıkta karşılaşılan kötü huylu göz içi tümörüdür. Tanı genellikle 3 yaşın altında konur. Olguların bir kısmında ailesel geçiş söz konusudur. Sağlıklı birey olup bir çocuğunda retinoblastom gelişen ailenin diğer çocuklarında retinoblastom riski %5'dir. İki ya da daha çok kardeşte retinoblastom gelişmiş ise her yeni doğacak çocukta risk %50'dir. Retinoblastom nedeniyle tedavi görmüş bireyin doğacak çocuğunda risk %50'dir.
Tümörün yerleşim yerine göre göz bebeğinde beyazlık, şaşılık, glokom ve iltihap gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Tedavi edilmediğinde retinoblastomun ölümle sonuçlanması kaçınılmazdır. Günümüzde modern tanı ve tedavi yöntemleri ile tedavi edilebilirlik oranı %90 düzeyine ulaşmıştır. Tedavi seçenekleri ışın, dondurma, lazer, kemoterapi ve cerrahidir.
Retinal astrositom
Retina sinir lifleri tabakasında çoğunlukla görme siniri başı veya kenarında yerleşir. Kitle fazla kabarık olmayıp sınırları belirgindir. Genellikle tedavi gerektirmez.
Retina hemanjiomları
Üç tip olarak görülürler. Genellikle şikayet oluşturmazlar. Şikayet oluşturdukları takdirde lazer veya dondurma gibi tedavi yöntemleri tedavi edilirler.
Melanositom
Görme siniri başının koyu kahverengi-siyah lezyonudur. Çoğunlukla tesadüfen farkedilen bu tümörün kötü huylu bir tümöre dönüşme riski çok düşüktür. Zamanla değişmediği için tedavisi de gereksizdir.
Buraya kadar anlattıklarımız göz tümörlerinin sadece bir kısmını içermektedir, fakat bunlar sık görülenleridir. Diğer göz tümörlerinin görülme sıklığı çok düşüktür. Gerek yukarıda bahsettiğimiz gerekse bahsedemediğimiz pekçok tümörün tedavisi ancak bu konuda ihtisaslaşmış kliniklerde yapılabilmektedir. Önemli olan tanının erken dönemde konulmasıdır. Tümörü tespit eden doktor bu konuda uzman değilse sizi ilgili merkezlere sevk edecektir.